Pek popüler olmayan bir yazar olmasına rağmen PANAIT ISTRATİ son günlerde adını sıklıkla duyduğum yazarlar arasında yer almaktadır. Kodin eserini de bundan 1-1,5 ay öncesine kadar yine sürekli denk gelişlerimden ötürü almış ve okumuştum. Kodin, Istrati’nin okuduğum ilk eseri olmasına rağmen edebi dili, akıcılığı ve kişiyi etkisi altına alan kurgusu sayesinde bir çok yazarın eserlerini geride bırakacak kalitedeydi. Beni bu denli etkilemesinin nedenleri arasında Kodin’i kendimle özdeşleştirmemin payı olduğunu söylemek de mümkündür. Kodin’den sonra ıstrati’nin ismini sıklıkla duyunca daha önce yazmış olduğum bu yazıyı da fırsatten istifade ederek paylaşmak istedim. Ve sıklıkla denk geldiğim bu ismin artık benim için bir mesaj oluşturduğunu ayrıca yeni eserlerini okumaya da yelken açmam gerektiğini düşünmemi de sağladı. Zira son iki günde alakasız twitlerle bu ismi yeniden üç defa duydum. Bu sıklaşan karşılaşmalarla böylece istrati’inin yeni eserlerini almak da bizlere farz oldu 🙂
Bir ay önce yazmış olduğum Kodin incelemesini olduğu gibi buraya aktarıyorum:
Kodin Kitap İncelemesi
İnsana, güzelliğe ve hayata dair ne varsa.. Bu söz rahmetli Mehmet Yavuz’un whatsapp durumunda yer alıyordu. İyiliğin tükendiği sadece menfaat odaklı bir şekilde kişiler arasında iletişimin sağlandığı bir dünyada bazı insanlar hala canları pahasına bile olsa iyi kalmayı, güzel olmayı başarabiliyorlar. Her ne kadar sayıları az olsa bile imanlarından gelen merhamet duygusu onları güzel işler yapmaya teşvik ediyor. Bunun canlı şahidini daha geçen yıllara kadar gördük ve tek tük de olsa görebiliyoruz. İşte güzellik, iyilik ve hayata dair herşeyin tükendiği bir dönemde ne tür zorlukların yaşandığını Kodin karakteriyle elimizdeki kitapta da görebilmekteyiz. Kitabın arka kapağında da yer aldığı gibi eser, kötü bir ortamın kurbanı olarak yaşayan bir adamın merhamet dolu yüreğiyle hayatı yaşamasını ele almaktadır.
Romen bir yazar olan Panait Istrati 1884-1935 yılları arasında yaşamıştır. Romanya’nın bir liman kenti olan İbrail’de doğan yazar, yaşadığı süre boyunca İstanbul başta olmak üzere Osmanlının birçok kentinde yaşamını sürdürmüştür. Kitaplarında genellikle çocukluğunda yaşadığı sıkıntıları kaleme alan yazarı Kodin eserinde Kodin karakterine bürünerek de görebiliyoruz.
Kodin eseri iki bölümden oluşmaktadır. İlki toplumun kendisini kötülüğe ittiği Kodin karakteri ki kitap ismini bu karakterden almıştır. Diğeri ise Kir Nikola karakterinin yaşadığı “Kir Nikola” bölümüdür. Yazar her ne kadar bir kısım yaşadıklarını Kodin karakteri ile bize sunsa da bizler de bu karakterde çoğu zaman kendi yansımamızı görebiliyoruz. Kodin, küçüklüğünde fazla güzel olmayan dış görüntüsünden ötürü ailesinin baskıları ve toplumun kendisini dışlamasından ötürü içine kapanıp sevgiden mahrum büyüyen bir karakterdir.
14 Yaşlarına kadar büyük bir baskı ve aile şiddetiyle yaşayan Kodin, yalnızlığa mahkum edilir ve 14 yaşından sonra artık gücü el verince çocukluğunda yaşadığı travma yüzünden ailesine ve çevresine karşı kötü davranmaya başlar. Her seferinde kendini düzeltmeye çalışsa da toplumun ona biçtiği misyon onu iyi olmaktan uzak tutup her defasında kendisini farklı olayların içine sürükler. Bundan ötürü olsa gerek ne aile, ne iş ne de aşk konusunda bir başarı elde edemez. Onun bu yönlerine baktığımızda aslında onun şahsında kendimizi görmemiz mümkündür. Aile, İş ve Aşk sarmalında mağlup olan kişilerin zaten hayatın geri kalan safhasında mutlu ve galip olacakları beklenilemez. Kodin her ne kadar kendini düzeltmek isteyip kötülükten kaçmak istemiş olsa da bunu bir türlü başaramaz, kendisiyle kan kardeş olan kişiler bile sırf güçlü olan yapısından istifade etmek için onunla arkadaşlıklarını sürdürmektedirler. Kodin için sahte ilişkiler ve samimiyetsiz tavırlardan oluşan bu durum Adrian adındaki bir çocuğu tanımakla son bulur. Adrianın saf, masum ve ahlaklı kişiliğini gördükten sonra kendisine hayran kalır ve bu ufacık çocuk yüreğinde taşıdığı merhamet duygusuyla Kodine iyiliğin var olduğunu gösterir. Adrian ile kan kardeş olan Kodin onunla her ne kadar kendisine çeki düzen vermeye çalışsa da toplumun ona dayattıkları yüzünden bu hiçbir zaman uzun sürmüyordu.
Kitap ikinci bölümde ise Kir Nikola karakteri ile devam etmektedir. Bu bölümde ise Adrian’ın tanıştığı Kir Nikola adındaki bir fırıncı ile Adrian’ın maceraları anlatılır. İlk bölüme oranla biraz sıkıcı gelen bu bölümde de kelimeler arasında aktarılmak istenen kısa mesajlar görebilmekteyiz. Kitapta ilgimi çeken en önemli olaylardan biri Kodin ve Adrian karakteri olmuştur. Başta da belirtiğim gibi toplumun içindeki insanlık, iyilik ve güzelliğe dair tüm hasletlerin yok olmasıyla bir insanın nasıl bir uçuruma sürüklendiğini yazar Kodin karakteriyle bizlere göstermektedir. Aslında kainata baktığımızda her doğan insan Nötr olarak doğar ve onun çevresi ona pozitif veya negatif özellikler katar. Fıtrat gereği İnsan olarak doğarken toplumun bize çizdiği ve dayattığı misyonlarla ya eşrefi mahlukat veya esfeli safiline doğru bir yol alırız. Kodin’in yaşadıkları esfeli safiline doğru bir yol olsa da onun kötü olması elinde olmayan bir durumdan kaynaklandığını ve iyi olmak için çabaladığını da görmekteyiz. Aslında kitapta toplum nezdinde bir canavar gibi görünen bu karakterin kendi içinde koca bir çınardan da heybetli bir merhameti taşıdığına da şahit olmaktayız.
Kodin karakteri nezdinde günümüzde de içini göremeden dışından kendilerine yaklaştığımız Kodinler varlıklarını sürdürmektedirler. Bu tür karakterler her sorunla baş ederken çocuklukta karşılaştıkları ailevi travmalardan ötürü hayata karşı mağlup yaşarlar. Çünkü çocukluğun en çok ihtiyaç duyduğu duygulardan biri olan sevginin yok edilmesi o çocuğu gelecekte bir canavara dönüştürür. İçi merhamet ve sevgiye muhtaç bir hal alsa da dışı karşısındakilere korku salan bir canavar olarak görünür. Günümüzde dahi korkunç gördüğümüz kişilere detaylıca baktığımızda bu davranışlarının temelinde sevgisizliğin yani aile baskısının olduğunu görmek mümkündür. Bundan ötürü olsa gerek sevgi yaratılışın bir parçasıdır. Tıpkı organlarımız gibi bedenlerimiz sevgiye de muhtaçtır. Ondan kopuk bir şekilde yaşayan insanın bir parçası hep eksik kalır ve zamanla bir canavara dönüşür. Kodin nezdindeki karakterler her ne kadar iyi kalmak için çaba sarf etmiş olsalar da toplumda iyilik ve güzellikten eser kalmadığı için bu çabalar her seferinde başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Bu bağlamda aile baskısı, sevgisizlik ve ihanet arasında büyüyen kişilerin olgun kişilere tutunarak iyi olmaya çalışmaları yerine Kodin gibi bir çocuğun yüreğindeki merhamete kucak açmaları bir yetişkine tutunmaktan daha iyi sonuçlar doğurur. Zira bir yetişkine oranla çocuklar her zaman Nötr olarak hayatı yaşarlar. Kirli olmayacakları gibi her zaman temiz olmaya yani iyiliğe de yatkındırlar. Bu nedenle bir çocuk henüz negatife dönüşmeden iyi olmak için onun nötr dönemindeki saflığıyla tanışmalı ve göğsündeki dünyaya sığmayan merhametine kucak açarak dünyaya bakmalıyız..
Eser hakkında daha fazla bilgiler vermeden altını çizdiğim sözleri de sizlerle paylaşarak yazıyı noktalayayım. Bu kısımdan sonrası spoiller içerir :
Gurbetin sağladığı zor koşullarda yazmaktan ötürü bu kısım Amak-ı Hayal’de olduğu gibi kitabı bulduktan sonra güncellenecektir…